17 Ağustos’un üstünden 12 yıl geçti

Eski Kandilli Rasathanesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara 17 Ağustos’un yıldönümünde İstanbul’u uyarıyor. “Birini hissedecek birini de yaşayacak” diyor ve ekliyor:

16 Ağustos 2011, AHDER- “istanbul’u, birini hissedeceği ve diğerini yaşayacağı 2 büyük deprem bekliyor. Birebir yaşayacağı depremi adaların güneybatısında bekliyoruz. Ama bunun yanı sıra bir de Kuzey Anadolu fay zonunun güney kolu var. Bu güney kolu Sakarya’da çatallanıyor, Geyve, Mekece, İznik Gölü’nün güneyinden Gemlik körfezinden Marmara’ya geliyor. Bu depremi de 17 Ağustos’u nasıl hissetiyse öyle hissedecek. Ama her iki deprem de Türkiye’nin kalbi Marmara’yı vuracak. Anadolu’daki bir depremde Marmara, Anadolu’nun yaralarını sarar ama Marmara’nın yarasını Anadolu saramaz. Bu nedenle yaşanacak her kayıp Türkiye ekonomisini derinden etkiler. Bu anlamda alınan önlemler tüm Türkiye için alınıyor aslında”.
Bilim maalesef bir depremin yerini ve büyüklüğünü söyleyebiliyor ama ne zaman olacağını söyleyemiyor. Olasılık hesapları deprem verilerine uyarlandığında riskin en yüksek olduğu tarih 2010 ile 2014 arasında olduğunu da vurgulayan Işıkara sözlerine şöyle devam ediyor; “Devlet önemli adımlar attı. ‘Hiçbir şey yapılmadı’ denilmesi ağrıma gidiyor. Tabii ki yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Yatıp kalkıp dua ediyorum deprem geciksin. Çünkü atılacak önemli adımlar var daha. Devletimin yaptığı en önemli adım, afetle ilgili tüm kurumları bir araya getirip doğrudan başbakana bağlı bir kurum oluşturmak oldu. Bu kurum depremden korunma strateji belgesini hazırladı ki bu bence deprem için bir anayasadır. Bundan sonrası çorap söküğü gibi gider. Yeni yerleşim yerlerinin açılmasıyla deprem yapı şartnamesinde yer alan zemin şartlarına uygun yapılar yapılacak. Güvenli yapılara kavuşulacak. Diğer yandan İstanbul’da okullarımızın yüzde 70’i depreme hazır. Hastanelerimiz ve yollarımız, viyadüklerimiz de güçlendirildi. Benim içim rahat.