Afet Sözlüğü
Acil çıkış: Tehlike anında kapalı mekândaki insanların süratle ve güvenli bir şekilde boşaltılmasına imkân verecek nitelikte konumlanmış ve dışarıya doğru açılan kapılar.
Acil durum: Yerel imkânlarla baş edilebilecek kadar küçük bir tehlikenin can, mal ve çevre üzerinde yarattığı kötü etkiler. Yerel itfaiye tarafından söndürülebilen bir ev yangını “acil durum” olarak nitelendirilebilir.
Acil durum yönetimi: Acil durumdan hemen sonra başlayarak, etkilenenlerin tüm ihtiyaçlarını zamanında, hızlı ve etkili olarak karşılamayı amaçlayan yönetim süreci.
Acil yardım: Afetten veya acil durumlardan etkilenenlerin aranması; kurtarılması; tıbbi ilkyardım ve tedavileri, tahliye, barınma, beslenme, korunma, güvenlik, temizlik, haberleşme, psikolojik destek; gibi hayati ihtiyaçlarının karşılanması.
Afet: Herhangi bir tehlikenin can, mal, çevre, ekonomi ve kültürel varlıklar üzerinde yarattığı kötü etkilerle baş etmeye yerel imkânların yetmediği durumlar. Deprem, sel, yıldırım gibi doğa olayları, ülke düzeyinde veya uluslararası yardım gerektirecek şekilde büyük can ve mal kayıplarına neden olduklarında doğal afet olarak adlandırılır.
Afet çantası: Afet sonrasında kullanılmak üzere bazı acil ihtiyaç maddeleri ve belgelerin hazır bulundurulduğu çanta.
Afet döngüsü: Afeti izleyen ve bir sonraki afete kadar birbirini takip eden Etki ve İhtiyaç Analizi, Müdahale, İyileştirme, Yeniden İnşa, Zarar Azaltma, Hazırlık, Tahmin ve Erken Uyarı, Afetler olarak tanımlanan evrelerin tümü.
Afete duyarlı planlama: Yerleşime açılması düşünülen veya yerleşik alanlardaki tüm afet tehlike ve risklerini dikkate alan, bu tehlike ve risklerin önlenmesi veya olası zararlarının azaltılması amacıyla hazırlanan kısa, orta ve uzun vadeli hedef, politika, strateji ve faaliyetleri belirleyerek eylem planlarının temelini oluşturan planlama süreci. Her tür ve ölçekteki planlama çalışmaları afete duyarlı olarak hazırlanmalıdır.
Afet haberleşmesi: Normal haberleşme imkânlarından ayrı olarak, afet sonrası acil durumlarda gerekli iletişimi sağlamak için önceden veya geçici olarak tesis edilen yollardan yapılan haberleşme.
Afete maruz bölge: Deprem, yangın, sel, heyelan, kaya düşmesi, çığ ve benzeri afetlere uğramış olduğu veya uğrayabileceği, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı teknik elemanlarınca tespit edilen ve afete maruz olduğu Başkanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan bölge.
Afete müdahale kapasitesi: Afete müdahalesi için, toplumda var olan imkân ve kaynakların tümü. Kişi, kurum ve kuruluşların zarar azaltma ve hazırlık evrelerindeki çalışmalarının etkinliğine bağlı olarak, afete zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edebilmeleri ve acil yardım hizmetlerini yürütebilmeleri bu kapsamdadır.
Afet senaryoları: Afet riskinin belirlenmesi çalışmaları sonucunda elde edilen ve farklı büyüklük ve konumlardaki tehlikelerin gerçekleşmesi halinde meydana gelebilecek tüm zarar ve kayıpları tahmin etmeye yarayan belgeler. Senaryolarda olabildiğince gerçeğe yakın koşulların canlandırılması gerekir. Ancak afete müdahale planlarının yeterliliği için, bazen en olumsuz sonuçlar doğurabilecek senaryolar da tercih edilebilir. ‘İl-ilçe acil yardım ve kurtarma planı’ olarak bilinen” afet müdahale planları” ile” zarar azaltma planlarına” temel teşkil eder.
Afet yönetimi: Afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afet sonucunu doğuran olaylara zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edilmesi ve afetten etkilenen topluluklar için daha güvenli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturulabilmesi için, toplumca yapılması gereken topyekûn mücadele.
Aile afet planı: Afetlerin olası olumsuz etkilerinden korunabilmek veya afeti en az zararla atlatabilmek için neleri, ne zaman yapacaklarını gösteren, aile bireylerince konuşularak hazırlanmış ve unutulmaması gereken plan.
Ajite: Rahatsız, huzursuz, taşkınlık yapan.
Aktif fay: Son 10.000 yılda en az bir kez hareket etmiş ve deprem üretmiş olan fay.
Alev: Yanmanın görülebilen kısmı.
Alüvyon: Kil, silt, kum ve çakıl boyutlu malzemenin akarsular tarafından belirli bölgelere biriktirilmesi ile oluşmuş, tutturulmamış tortullar.
Altın saatler: Afet sonrası acil yardımlar için geçecek olan ilk 72 saatlik kritik süre. Bk. ilk 72 saat.
Ana şok: Öncü depremlerle artçı depremler arasında meydana gelen ve hepsinden daha şiddetli olan deprem.
Artçı depremler: Ana depremden sonra meydana gelen ve ana şokun büyüklüğünü geçmeyen depremler.
Bayındır: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı, imar edilmiş yer.
Bütünleşik afet yönetimi: 1. Afetlerle baş edebilen bir toplum oluşturmak için tüm tehlikeleri dikkate alan, afet yönetiminin zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında yapılması gereken çalışmalar ve alınması gereken önlemleri, toplumun tüm güç ve kaynaklarını kullanarak gerçekleştirebilen yönetim süreci. 2. Entegre Afet Yönetimi
Zarar azaltma: Afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesiyle bunlardan kaçınılması, etkilerinin önlenmesi veya en aza indirilmesi, kayıpların tazmini için alınan tedbirler.
Hazırlık: Etkili eğitim, organizasyon ve yöntemlerle afetin olumsuz sonuçlarına karşı gerekli önlemleri zamanında almak.
Tahmin ve erken uyarı:
Tahmin: Meydana gelmesi muhtemel bir doğa olayını gözlemsel, tecrübi yani ampirik, matematiksel veya olasılık yöntemleri kullanarak öngörüde bulunma.
Erken uyarı: Afet riskini engellemek veya bu riskleri azaltma için ya da afete daha etkili müdahaleye imkân verecek gerekli bilgilerin, ilgili makamlarca topluma duyurulması.
Gelmekte olan tehlikenin, kaynağı, yeri, zamanı, şiddeti veya büyüklüğü, olasılığı, muhtemel etkileri belirlenerek, resmi kurum ve kuruluşlar tarafından yapılmalıdır. Afete hazırlık çalışmaları içinde çok önemli bir yeri vardır. Amaç, mümkün olduğu kadar çok sayıda insana hızla ulaşarak, gerekli önlemleri almalarını sağlamak, can kayıpları ve yaralanmalar ila ekonomik kayıpları azaltabilmektir. Bunun için tehlikenin türüne uygun ölçüm ve gözlem sistemlerinin kurulması, erken uyarı yapıldığında ne yapılacağı konusunda insanların bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Etki analizi: Afet ve Acil Durumlar sonrası, bir kaç saat içinde hızlı hasar tespit değerlendirmesini gerçekleştirebilmeleri, yaşamı tehdit eden durumlar ve yaklaşan tehlikeler için uygun bir yönetim müdahalesinin sağlanması açısından çok önemlidir. Operasyonlarının yönetimi için temel oluşturacak verilerin toplanması ilk önceliktir ve bu evre afet yönetiminin etki analizi evresini kapsamaktadır. Etki analizi, müdahale faaliyetlerinin önceliklendirilmesi, sınırlı kaynakların dağıtılması ve karşılıklı yardımın hızlı ve doğru istenmesi açısından önemlidir.
Müdahale: Bir acil durum veya afet sırasında insanların can ve mal güvenliğini sağlamak üzere tasarlanmış eylemlerin tümü, Afet ve Acil Durum Yönetimi Döngüsü’nün operasyonel safhasıdır.
Olayın ortaya çıkması ve afete dönüşmesi ile başlayan ilk evredir. İlk yardım, halkın acil ihtiyaçlarının sağlanması, kriz yönetiminin sağlanması, hasar tespiti, yardım (bağış, gönüllü) kaynaklarının koordinasyonu (kaynak yönetimi), halkın tehlikeden uzak geçici yerleşiminin sağlanması vb. gibi konular bu aşamada gerçekleştirilir.
İyileştirme: 1. Hayatın normale dönmesini amaçlayan çalışmalarının yapıldığı safhadır. 2. Rehabilitasyon. Afet ya da acil durum sonrası enkazın kaldırılması, oluşan kirliliğin temizlenmesi ile sınırlı değildir. Tüm insani ve fiziksel bileşenlerin tekrar yapılandırılarak, afet öncesi durumlarına getirilmesi için gerekli tüm adımları kapsayan uzun bir süreçtir.
Yeniden yapılanma: Afetten etkilenen veya zarar gören tüm insan aktivitelerinin afetten önceki düzeyden daha ileri bir düzeyde karşılanabilmesi, bu safhada yapılacak faaliyetlerin ana hedefidir. Tamir ve güçlendirme çalışmaları, kentsel cevre planları, altyapı tesisleri, kalıcı konutların inşası, diğer sosyal hizmet tesisleri, ticari hayatın gelişmesi ve normal yaşam koşullarını kurulması gibi çalışmalar bu safhada yapılan çalışmalardır.
Bölgesel afet: Birden çok il, ilçe veya köyde hasar ve kayıplara yol açan ya da bir il, ilçe veya bölgenin fiziksel, ekonomik ve sosyal yapısını etkileyen büyük afetler.
Çamur akıntısı: Kurak ve yarı kurak bölgelerde şiddetli yağışlar sonucu su ile doygun haldeki toprak ve kaya malzemesinin dağ yamaçları ve vadilerden aşağı akarak hızlı hareket etmesiyle oluşan kütle hareketi.
Çevresel etki değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevrede ortaya çıkarabileceği olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışma.
Olası olumsuz etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınması gereken önlemlerin, seçilen yer ile uygulanması düşünülen teknoloji alternatiflerinin değerlendirilmesi ve proje uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünü ayrıntılı olarak belirleyen çalışmadır.
Delüzyon: Gerçeğe uymayan düşünce.
Deprem tehlikesi: İnsan yaşamını kötü bir şekilde etkileyebilen bir deprem ile ilgili her şey.
Deprem: Geniş anlamda yerkabuğunun hareketi sonucu oluşan titreşim veya sarsıntılar.
Yer yüzeyi hareketsizmiş gibi görünse de sürekli yer değiştirir, yükselir, alçalır, kıvrılır, bükülür, kırılır. Bu durum kayalar üzerinde büyük bir gerilim oluşturur. Milyonlarca yılı kapsayan geniş zaman aralıklarında bu gerilimle biriken enerji, kayaların en zayıf noktalarındaki faylanma denilen kırılmalarla aniden boşalır. Açığa çıkan enerji yerin içinde dalgalar halinde yayılır, geçtikleri ortamları deforme eder ve yeryüzünü sarsar. Bu olay deprem olarak adlandırılır.
Depremsellik: Belirli bir bölgedeki deprem oluşma potansiyeli.
Deprem yönetmeliği: Türkiye Deprem Bölgeleri haritasıyla belirlenmiş tehlike bölgelerde yapılacak bina türü yapıların, depreme dayanıklı olarak inşa edilebilmesi için gereken hesap esasları ile yapım kurallarını, binaların önem derecesi ve yerel zemin koşullarını da dikkate alarak belirleyen yönetmelik.
Mevzuatımızda ‘Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’ olarak yer alır. Deprem Yönetmeliği, 1940 yılından bu yan teknolojik gelişmeler ve güvenlik yaklaşımlarına bağlı olarak sekiz kez değiştirilmiştir. Yönetmeliğin son hali ise, 6 Mart 2007 tarih ve 26454 sayılı resmi gazete yayınlanmıştır.
Depresyon: Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz olarak etkileyen, yaşamını ve fiziksel sağlığını bozan bir duygu durum bozukluğu.
Dezorganize davranış: Acayip, tuhaf, kopuk davranışlar ve hareketler.
Dissosiyatif: Ayrılma, bölünme, benlik yitimi, gerçeklik hissinin kaybı.
Doğal afet: Deprem, sel, çığ, heyelan, vb. gibi doğa olaylarının neden olduğu afetler.
Empati: Bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durumu ya da davranışlarından motivasyonu anlamak, kendini başkasının yerine koyabilmek.
Erken uyarı: İnsanları tehlikelere karşı, zamanında ve gerektiği gibi davranmalarına imkân tanıyacak şekilde haberdar etmek.
Episantr (dış merkez): 1. Odak noktasına en yakın olan yeryüzündeki nokta. Burası aynı zamanda depremin en kuvvetli hissedildiği alandır. 2. Odak noktasının yeryüzündeki izdüşümü.
Fay: Yerkabuğunda kırılmanın oluştuğu düzlemler.
Flashback: Travmanın yineleyici ya da rahatsız edici tarzda zihinde canlanması, kişinin gözünün önüne gelmesi veya yeniden yaşanması.
Fırtına: Tek başına kullanıldığında rüzgâr fırtınası. Şiddetli rüzgârlar beraberinde yağmur, kar, dolu, kum gibi unsurları da getirdiğinden; kar fırtınası, kum fırtınası, toz fırtınası gibi isimler alır.
Gönüllü: Herhangi bir karşılık beklemeden, sosyoekonomik veya politik baskı altında kalmadan, topluma hizmet götürecek yararlı çalışmalarda bulunan birey.
Gözlem: Deprem, sıcaklık, basınç veya rüzgâr gibi yer yüzeyinde veya yukarısında bir veya daha fazla elemanın değerlerini kaydetmek.
Halüsinasyon: Gerçek ortamda belirli bir duyuma neden olabilecek hiçbir uyarı yokken kişinin bunu duyumsadığına inanması.
Hafif arama kurtarma: Yerel afet gönüllüleri tarafından hafif ve orta hasar görmüş yapılarda, profesyonel ekipler gelinceye kadar gerçekleştirilen arama ve kurtarma faaliyetleri.
Hasar görebilirlik: Değişik türdeki yapıların farklı büyüklüklerdeki deprem yer hareketi karşısındaki hasar görebilme eğilimlerine etki eden faktörler. Bazen zarar görebilirlik anlamında kullanılır.
Hasar tespiti: Afetin neden olduğu fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel hasar, zarar ve kayıpların, teknik ekiplerce belirlenmesi işlemi.
Hazırlık: Etkili eğitim, organizasyon ve yöntemlerle afetin olumsuz sonuçlarına karşı gerekli önlemleri zamanında almak.
Heyelan: Toprak ya da kayanın aşağıya kayarak bir düzlem üzerinde hareket etmesi.
Hipotermi: Vücut sıcaklığının, normal kas ve beyin etkinliğinin zarar göreceği kadar düşmesi.
Hiposantr (iç odak): 1. Yer içerisinde deprem enerjisinin ortaya çıktığı nokta. 2. İç merkez. Aslında odak noktası, bir nokta değil bir bölgedir; ancak uygulamalarda nokta olarak kabul edilmektedir.
İkincil afet: Bir afet sonrasında, onun etkisiyle meydana gelen yeni bir afet olayına veya olaylarına verilen ad. Depremler, bazı durumlarda tsunami, heyelan, yangın, salgın hastalık, baraj yıkılmaları gibi ikincil afetlere de neden olabilmektedir.
İllüzyon: Uyaranın yanlış yorumlandığı bir algı yanılması.
İlk 72 saat: Afet ve acil durum sonrası profesyonel yardım ulaşıncaya kadar geçen sürenin önemini vurgulayan, afet veya acil durumun olduğu andan ilk 72 saatte afetzedelerin kendi başlarına kalabileceklerini ve bu nedenle önceden hazırlıklı olmaları gerektiğini anlatan zaman dilimi.
İyileştirme: Afetlerden etkilenenlerin ihtiyaçlarının en akılcı yol ve yöntemlerle karşılanması, hayatın biran önce normale döndürülmesi.
Jeofizik: Yer içinin fiziksel yapısını ve özelliklerini inceleyen bilim dalı.
Jeoloji: Yerkabuğunu oluşturan kayaları ve iç oluşum süreçlerini, tarihsel gelişimini ve onu şekillendiren dış süreçleri inceleyen bilim dalı.
Katatoni: Kişinin belli durumda uzun süre kıpırdamadan kalması.
Kentsel gelişme: Bir ülkede, kentsel nüfusun artması, kentlerin çoğalması ve bayındır duruma getirilmesi süreci.
Kesin hasar tespitleri: Afetin üzerinden 10-15 gün geçtikten sonra yeniden yapılan hasar tespit çalışması.
Kırsal alan kalkınma politikaları: kırsal alan toplumlarının ekonomik, toplumsal ve kültürel olanaklarını geliştirmek, bu toplumları ulusal yaşam düzeyine kavuşturmak, onların ulusal gelişmeye bütünüyle katılmalarını sağlamak üzere, toplum ve devletin birleşik çabaları sonucu ortaya çıkan ilerlemeyi kapsayan politikalardır.
Kırsal planlama: Kırsal alan ve kentleşme dengesinin sağlanması amacı ile kırsal alanlarda yapılan planlama çalışmaları.
Kritik altyapı: Kamu hizmetleri, ulaşım, haberleşme, sağlık tesisleri ile elektrik, su, kanalizasyon gibi teknik altyapı tesislerine verilen genel ad.
Lojistik: İhtiyaçları karşılamak üzere her tür ürün, hizmet ve desteğin kaynağından itibaren tüketileceği son noktaya kadar, tedarik zinciri içerisindeki hareketi.
Magnitüd (büyüklük): Depremde açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü. Deprem kaydeden cihazların kayıtlarından hesaplanır.
Merkez üssü: Yeryüzünde, odak noktasına en yakın olan ve depremin en güçlü olarak hissedildiği yer.
Mikrobölgeleme: Yerleşime açılması düşünülen boş alanlardaki tüm afet tehlikelerini, yapılaşmış alanlarda ise tüm afet risklerini büyük ölçekli hâlihazır haritalar üzerinde belirleyen çalışmalara verilen genel ad. Güvenli arazi kullanımı kararları alınmasını, kentsel dönüşüm ve zarar azaltma planlaması çalışmalarında ise öncelikler ve stratejilerin belirlenmesine temel girdileri sağlayan çok disiplinli çalışmalardır. Bazen Mikro bölgelendirme sözcüğü de kullanılmaktadır.
Mikrobölgeleme haritaları: Mikrobölgeleme çalışmaları sonucunda elde edilen verilerin yer aldığı harita. Yapılmak istenen fiziksel planlama çalışmalarının ölçeğine bağlı olarak, 1/100 000, 1/50 000, 1/25 000, 1/10 000, 1/5 000 ve 1/2 000 ölçeklerde yerel afet tehlikesi ve riskini gösteren haritalardır.
Müdahale: Afet sırasında veya afetin hemen sonrasında, etkilenmiş insanların yaşamlarının korunması ve temel ihtiyaçları ile geçimlerinin karşılanması, arama-kurtarma, tıbbi sağlık, gıda, barınma, giyim, su ve arıtma temini hizmetleri gibi faaliyetler.
Odak derinliği: 1. Deprem enerjisinin açığa çıktığı noktanın yeryüzüne olan en kısa uzaklığı. 2. Kırılan fayın derinliği.
Odak noktası: Depremi oluşturan fayın bulunduğu yer.
Olağanüstü hal: Afetler, salgın hastalıklar veya ekonomik bunalımlar, anayasa ile kurulmuş hür demokrasi düzenini ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması halleri.
Olay: Yerel ve sınırlı etkisi olan gündelik hadiseler.
Olay komuta sistemi (OKS): Tüm tehlikeler ve her düzeydeki acil müdahale için oluşturulmuş bir modüler saha acil yönetim sistemi.
Ön hasar tespiti: Yapıların kullanılıp kullanılmaması ile kalkan duvarlar, baca, parapetler, cephe kaplamaları gibi hasarlarla zeminde meydana gelen yer değiştirmelerin çevredeki insanlara verebileceği zararın belirlenmesi ve önlenmesi amacıyla yapılan ilk değerlendirme.
Öncü deprem: Büyük bir depremden önce bazen gerçekleşen küçük sarsıntı. Bir depreme öncü adı ancak bu bölgede daha büyük bir deprem olduğunda verilir.
Poliçe: Sigorta güvence belgesi.
Psikolojik travma: Aşırı korku ve dehşetle tepki verilen, ölüm, yaralanma veya kişisel bütünlüğün tehdit edildiği olaylar.
Prim: Sigorta güvence bedeli.
P-dalgası: Bir depremde açığa çıkan dalganın hareket yönünde ilerleyen yere ilk önce varan deprem dalgası.
Richter Ölçeği (Magnitüd): Deprem sonucu açığa çıkan enerjinin sayısal büyüklüğü. Depremlerin gerçek şiddetini ölçmek için Richter Ölçeği kullanılır. Buna “depremin büyüklüğü” denir. Ölçekteki her birim, enerji olarak bir öncekinin 30 katıdır. Yani 6,0 büyüklüğündeki deprem ile 7,0 büyüklüğündeki deprem arasında 30 kat enerji farkı vardır.
Risk: Tehlikenin yaratabileceği kötü sonuçlar. Bu sonuçlar bölgemizde yaşayanların canını, evlerini, işyerlerini, faaliyetlerini, doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecektir. Risk tümüyle ortadan kaldırılamaz ama azaltılabilir.
Risk=Tehlike x Hasar görebilirlik olarak da ifade edilebilir.
Risk yönetimi: Afet riskinin azaltılabilmesi için genel politika ve stratejik planlarla, uygulama planlarının hazırlanması ve hayata geçirilmesi.
Savunmasızlık: Bk. zarar görebilirlik.
S-dalgası: Deprem sırasında p dalgasından sonra kayıt merkezine ulaşan ikinci dalga. Dalganın hareket yönüne dik olarak unsurları ileri ve geri sallar.
Sel: Suların bulunduğu yerde yükselerek veya başka bir yerden gelerek, genellikle kuru olan yüzeyleri kapsaması olayı.
Sığınak: İnsanların bombalama, nükleer, biyolojik ve kimyasal tehditler ile fırtına, gibi bazı afetlerden münferit veya topluca korunmaları için yapılmış güvenli yerler.
Sıvılaşma: Suya doygun ince taneli kum ve siltli katmanların, depremin etkisi ile boşluk suyu basıncının artmasıyla taşıma gücünü tamamen yitirmesi ve sıvı gibi davranması.
Siber tehlike: Bilgisayar ağlarını kullanan erişim ve iletişim sistemlerinin, kötü amaçlı kişilerin sanal ortamdaki saldırısı nedeniyle çökmesi veya devre dışı kalması.
Sigorta: Yıllık bir prim karşılığında riskin sigortalanandan sigortacıya/reasüröre transfer edilmesi.
Sigortacı: Sigorta satan kişi/kuruluş.
Sigortalı: Sigorta satın alan kişi/kuruluş.
Sismik boşluk: Şu anda sessiz olan fakat geçmişte deprem üretmiş bir fayın (kırığın) bir bölümü.
Sismograf: Yer sarsıntılarının büyüklüğünü, süresini, merkezini, ve saatini saptamaya yarayan aygıt.
Sismografi: Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde ya-yıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve depremle ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalı.
Sismoloji (Deprembilimi): Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının nasıl yayıldığını, depremlerin ölçülmesi ve depremle ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalı.
Standart operasyon prosedürü (SOP): Afet ve acil durumlarda profesyonel yardım gelene kadar uygulanması gereken kurallar ve yapılması gerekenler.
Şiddet: Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü. Yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin ölçüsüdür; aletsel ölçümlere dayalı değildir, tamamen gözlemsel verilere ve önceden hazırlanmış standart cetvellere göre belirlenir.
Şiddet cetveli: Depremin şiddetini değerlendiren ölçüt. Diğer bir deyişle deprem şiddet cetvelleri, depremin etkisinde kalan canlı ve cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangi bir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler şiddet cetvelinde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir.
Tahliye: Yapıları veya bir bölgeyi, önceden belirlenmiş yollar kullanılarak hızlı ve düzenli bir şekilde boşaltılarak insan ve canlıların güvenli yerlere taşınması işlemi.
Tahliye güzergâhı: Bir tehlike anında insanları tehlikeli bölgelerden güvenle uzaklaştırabilmek için önceden belirlenmiş ve işaretlenmiş nakil yolu.
Tahliye planı: Tahliye işleminin hangi yollar ve araçlar kullanılarak yapılacağı ile bu kimselerin nakledileceği yerleri gösteren plan.
Tatbikat: Bir acil durum veya afet halinde yapılması planlanmış olan müdahale sürecinde yer alan eylemlerin uygunluğunu, yeterliliğini ve güncelliğini mümkün olduğunca gerçeğe yakın koşullar altında ve bir senaryoya bağlı kalarak denemek.
Tehlike: 1. Belirli bir zaman veya coğrafyada ortaya çıkarak insan, çevre ve toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek, doğa, teknolojik ya da insandan kaynaklanan bir fiziksel durum.
2. Can ve mal kayıplarına neden olmak ile birlikte sosyo-ekonomik düzen ve etkinliklere, tabii ve kültürel kaynaklar zarar verme potansiyeli olan her şey.
Tehlike haritaları: Deprem, sel, taşkın, çığ, heyelan v.b. gibi farklı türdeki doğal afetlerin muhtemel yaygınlık ve şiddet derecelerini ortaya koymak için, belirli kriterlere göre hazırlanmış haritalar.
Teknolojik afetler: Nükleer santral kazaları, kimyasal ve endüstriyel kazalar, uçak kazaları, demiryolu afetleri, gemi kazaları, terörizmle ilgili eylemler.
Travma: Fiziksel, kimyasal veya psikolojik nedenlerle meydana gelen yaralanmalar.
Travma Sonrası Gelişim (TSG): Travmatik olaylardan sonra yaşantıya bağlı ortaya çıkan olumlu değişiklikleri ifade etmek için kullanılan kavram.
Triaj: Çok sayıda hasta ve yaralının bulunduğu durumlarda, öncelikli tedavi ve nakil edilmesi gerekenlerin tespiti amacıyla, olay yerinde ve ulaştırılan her sağlık kuruluşunda yapılan hızlı seçme ve kodlama işlemi.
Tsunami: Okyanus ya da denizlerin tabanındaki deprem, volkan patlaması, heyelan sonucu oluşan deniz dalgası.
Yapısal olmayan tehlikeler: Yapıların, yük taşıyan ve aktaran elemanları dışındaki bölme ve kalkan duvarlar, iç ve dış cephe kaplamaları, tesisatlar, avizeler, tavan kaplamaları gibi elemanlarıyla yapı içerisindeki eşyalar, ekipman ve malzemelerden kaynaklanan tehditler.
Yapısal tehlikeler: Yapıların kolon, kiriş, döşeme, temel gibi yük taşıyan ve yük aktaran elemanları ile zemin özelliklerinden kaynaklanan tehditler.
Yerel Afet Gönüllüleri (YAG): Afet riskleri ve bu risklere karşı alınabilecek önlemler konusunda bilgilendirilmiş, afetlere duyarlılığı ve bilinç düzeyi artırılmış, gerekli eğitim ve ekipmanla donatılmış, profesyonel ekipler gelene kadar ilk saatlerde müdahale için imkan ve kabiliyeti güçlenmiş vatandaşlardan oluşan organize gruplar.
Yerinde sığınak: Bulunulan veya yaşanılan mekânda, bazı basit önlemleri alarak, dışarıdan gelen tehditlere karşı nispeten güvenli bir alan oluşturma faaliyeti.
Yüz yıllık sel yatağı: Bir nehrin etrafında, 100 yıl içerisinde en az bir kez sel sularıyla kaplanmış alan. Bu alanda her yıl sel olma ihtimali en az %1’dir.
Zarar azaltma: Afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesiyle bunlardan kaçınılması, etkilerinin önlenmesi veya en aza indirilmesi, kayıpların tazmini için alınan tedbirler.
Zarar görebilirlik: Bir tehlikenin gerçekleşmesi halinde, fiziksel, sosyal, ekonomik veya çevresel bakımdan uğranabilecek zarar ve kayıplar karşısındaki hassasiyet.
Zemin etüdü: Yapının bulunduğu zeminin taşıma kapasitesi ve dinamik özelliklerini belirlemek amacıyla gerek yerinde gerek laboratuarda yapılan deneyler.
Zorunlu Deprem Sigortası: 27 Aralık 1999 tarihinde çıkarılan 587 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun olası bir deprem sonucunda belediye sınırları içinde bulunan konut sahiplerine, uğrayacakları maddi zararları telafi etmek üzere uyguladığı sigorta güvencesi.
Yapısal Terimler:
Ağır hasar: Duvarlarda büyük çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla oluşan hasar.
Ankraj: Bir elemanın bir başka malzeme veya elemanın içine sokulup sabitlenerek beraber çalışır hale getirilmesi.
Betonarme: Beton ile çelik (donatı) malzemelerinin birlikte kullanılmasıyla üretilen bir yapı malzemesi.
Betonarme manto: Yapısal bir elemanın (kolon, kiriş gibi) boyutlarının boyuna ve enine donatılı beton tabakayla sarılarak büyütülmesi.
Çelik manto: Yapısal bir elemanın (kolon, kiriş gibi) çelik levha veya köşebentlerle sarılması.
Dolgu duvar: Betonarme yapılarda çeşitli mekânları birbirinden ayırmak amacıyla delikli tuğladan üretilen, taşıyıcı sisteme dahil olmayan, ancak yapının deprem davranışı üzerinde önemli etkileri bulunan elemanlar.
Dolgu zemin: Üzerinde yapı veya tesis inşa etmek amacıyla deniz ve göl kıyıları ile diğer gerek duyulan yerlerin kaya, taş ve toprak gibi malzemeler doldurulması sonucu elde edilen zeminler.
Donatı: Betonun çekme dayanımını artırmak için içerisine yerleştirilen çubuk halindeki inşaat demirleri.
Etriye: Betonarme elemanlarda boyuna donatıları çevreleyerek içende kalan betonun dağılmasını önlemek için belirli aralıklarda yerleştirilen enine donatı.
Fazla yıkıntı: Yapıların bütün olarak yıkılması.
Güçlendirme: Bir yapının mevcut dayanım kapasitesi ve güvenlik düzeyini yükselterek muhtemel afet riskini azaltmayı amaçlayan faaliyet.
Hafif hasar: İnce sıva çatlaklarının meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının dökülmesi. Az hasar olarak da adlandırılır.
Hasar: Yapılar üzerinde bir olayın neden olduğu çatlama, kırılma, yıkılma ve devrilme gibi fiziksel sonuçlara verilen genel ad.
Hatıl: Yığma binalarda taşıyıcı duvarların beraber davranması, duvar içine açılan boşluklardan kaynaklanan zayıflıkları önlemek amacıyla hem düşey hem de yatayda üretilen dikdörtgen kesitli betonarme elemanlar
Kazıklı temel: Yapı yüksekliğinin fazla ve zemin koşullarının çok kötü olduğu durumlarda taşıma gücü yeterli olan zemin katmanına kadar uzanan kazıklarla uygulanan temel türü.
Kısa kolon: Betonarme binalarda gerek mimari gerek yapısal uygulama sonucunda bazı kolonların o katta bulunan diğer kolonlara göre daha kısa olarak davranış göstermesi ve onlara daha fazla yük etkimesi olayı.
Kiriş: Betonarme binalarda dikdörtgen kesitli olarak üretilen düşey taşıyıcıları birbirine bağlayan yatay taşıyıcılar.
Kolon: Betonarme binalarda plan boyutları birbirine yakın, düşey taşıyıcı elemanlar.
Korozyon: Betonarme elemanlarda dış ortamdan gelen nem ve su etkisiyle donatının paslanarak özelliğini yitirmesi.
Kür: Yeni dökülen betonun sağlıklı bir şekilde öngörülen dayanıma ulaşması için yapılması gereken bakım işlemlerinin tümü.
Lifli polimer: Yapısında bulunan karbon sayesinde yüksek dayanım özelliği olan, bir çeşit kumaş görünümündeki malzeme.
Orta hasar: Duvarlarda küçük çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının dökülmesi, kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının aşağıya düşmesi.
Perde: Betonarme yapılarda eni, kalınlığının 7 katından fazla olan, yük taşıyan ve yük aktaran düşey yapı elemanı.
Perde duvar: Betonarme binalarda plan boyutlarının oranı en az 1/7 olan düşey taşıyıcı elemanlar.
Radye temel: Genellikle yapıların yüksek olduğu ve zemin koşullarının iyi olmadığı durumlarda yapının tümünün altına belirli bir kalınlıkta uygulanan temel türü.
Taban yalıtıcı: Binanın yatay yük taşıyıcı sistemine gelen deprem kuvvetlerini azaltmak amacıyla, binanın ana kütlesi altında kullanılan özel elemanlar.
Taşıyıcı eleman: Bir yapıya etki eden düşey ve yatay yükleri karşılayan düşey ya da yatay eleman.
Taşıyıcı sistem: Herhangi bir yapıda dış yükleri güvenli bir şekilde taşımak amacıyla taşıyıcı elemanların bir araya gelerek oluşturduğu sistem.
Temel: Yapıya etki eden dış yüklerin güvenli bir şekilde yapının bulunduğu zemine aktarılmasını sağlayan taşıyıcı eleman.
Yapı denetim firması: 4708 sayılı Yasa ile yürürlüğe giren ve yapıların tasarım ve uygulama aşamalarında kontrolden sorumlu olan bağımsız kuruluşlar.
Yığma duvar: Yığma binalarda esas taşıyıcı olarak görev yapan özel tuğlalardan üretilen duvarlar.
Yumuşak kat: Genellikle binaların zemin katlarında olmak üzere, diğer katlara oranla daha esnek inşa edilmiş katlar.
Yük aktarma sistemi: Yapıya etki eden tüm yüklerin taşıyıcı elemanlar tarafından en güvenli ve en kısa yoldan zemine aktarılması için oluşturulan sistem.
Yapısal Olmayan Terimler:
Beton matkap ucu: Beton delmek için, uç kısmı beton malzemelere karşı dayanıklı olacak şekilde üretilen bir matkap türü.
Cam filmi: Özel yapışkanlı maddeler yardımıyla uygulandığı camların güvenliğini artıran, polyesterden imal edilmiş ince bir tabaka.
Çelik dübel: Çelik malzemeden üretilmiş, kullanım amacına göre çeşitli şekillerde üretilen ve yüksek taşıma kapasitesi olan dübeller.
Kolon: Yapılardaki yükleri düşey olarak taşıyan yapı elemanları.
Kiriş: Yapılardaki yükleri yatay olarak taşıyan yapı elemanları.
Kontrplak: Kurutulmuş, ince ağaç katmanlarının birbirine çapraz olarak yapıştırılıp dizilmesiyle oluşan ahşap panel.
I profil: Kullanım amacına göre boyutlandırılmış, üzerinde eşyaları sabitlemek için çapraz delikleri olan metalden üretilmiş malzeme.
Laminasyonlu cam: Özel bağlayıcı “Etilen Vinil Asetat” (EVA) tabakalar yardımıyla iki veya daha fazla cam plakanın ısı ve basınç altında birleştirilmesiyle üretilen, kırılma halinde parçaları yerinde tutarak yaralanma risklerini azaltan malzeme.
MDF: Termomekânik olarak odun veya diğer özel selülozik hammaddelerden elde edilen liflerin, sentetik yapıştırıcı ilavesiyle belirli bir rutubet derecesine kadar kurutulduktan sonra oluşturulan levha taslağının sıcaklık ve basınç altında preslenmesiyle elde edilen ürün. MDF, kelime anlamıyla orta yoğunlukta lif levha anlamına gelmekte ve Medium Density Fiberboard kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır.
OSB: OSB “Oriented Strand Board” (Yüksek Performanslı Ahşap Paneller) adıyla, özel olarak hazırlanan % 100 çam ağacından elde edilen yongalara yön verilerek ve dış etkenlere dayanıklı özel reçine ile yapıştırılarak üretilen, rutubete ve darbeye dayanıklı homojen yapıda malzeme.
Sunta: Hurdaya ayrılmış ince çaplı odunların özel tutkallar yardımıyla kurutma fırınlarında belli bir sıcaklıkta nemi alındıktan sonra preslenmesiyle elde edilen ürün.
Sac vidası: Sac malzemelerin birleştirilmesi için açılmış diş durumuna göre üretilen vidalar. Bir dik üçgenin uzun dik kenarı bir silindir çevresine tabanı boyunca sarıldığı zaman üçgenin hipotenüsü silindir üzerinde bir helis çizgi oluşturur. Bu helis çizgi boyunca silindir üzerine üçgen, kare, trapez gibi şekillerde eşit aralıklarla kanal açılırsa meydana gelecek profil vida olarak adlandırılır.
Temperli cam: Normal camın ısı ve darbeye karşı dayanıklı hale gelmesi için, özel yöntemlerle uygulanan ısıtma ve ani soğutma işlemine tabi tutulmasıyla elde edilen malzeme.