İTÜ’de “Afet Yönetim Zirvesi”

İTÜ Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetim Enstitüsü Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin kuruluşunun 10. yılı dolayısıyla düzenlenen “İTÜ Afet Yönetim Zirvesi”, 27 Aralık Pazartesi günü Ayazağa Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, ‘Türkiye Afet Yönetimi Mevzuatı ve Politikaları’ konulu zirvenin açılışında, İstanbul’un olası deprem riskine dikkati çekti.

Şahin, ‘İstanbul yapı stoku yenilenmeden İstanbul’un kurtuluşu mümkün değildir. Bu konuda siyasilerin çekinceleri söz konusu olabilir. Bu nedenle mühendislik odaları gibi sivil toplum kuruluşlarının buna ön ayak olması gerekiyor’ dedi.

Zirvenin ‘Günümüzde Afet Yönetimindeki Gelişmeler’ başlıklı oturumda konuşan İTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Derin Ural, 1999’da meydana gelen depremden sonra afet yönetimi üzerine çalışmalar başladığını hatırlatarak, merkezin kuruluşu ve 10 yıl boyunca yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

BM Kalkınma Programı (UNDP) Bölgesel Proje Koordinatörü Alper Acar, UNDP’nin afet yönetimine bakış açısını ele aldığı konuşmasında UNDP’nin, afetleri bir kalkınma sorunu olarak gördüğünü söyledi.

Acar, gelişmiş ülkelerde afet riski oranının, gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla olmasına rağmen, afetlerdeki kayıplara bakıldığında gelişmiş ülkelerde en az can ve mal kaybı oluştuğunu anlattı. Uluslararası Afet Yönetimi Birliği Eski Başkanı Marg Verbeek de acil durum yönetimlerinin hükümetlerin önemli bir görevi olduğunu ifade ederek, afetlere hazırlanmakta yaşanan zorlukları dile getirdi.

Yapı stoğunun yenilenmesi şart

Zirvenin ‘Afet Yönetimi Mevzuatımız ve Politikalarımız’ başlıklı oturumunda konuşan Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Ersoy, deprem konusunda insanların kendilerini güvenli hissettiği binalarda yaşamalarının önemine işaret ederek, özellikle İstanbul’daki yapı stoku konusunun kaygı verici olduğunu söyledi. Afetlere hazır toplum oluşturmanın önemine de vurgu yapan Ersoy, ‘İstanbul’da insanlarımızın hala yüzde 70’i afetlere dirençli olmayan binalarda yaşıyorsa afetlere hazırlık konusunda bir bilinçten söz edilemez’ dedi.

Bilinçlenme konusunda devletin eksikliklerinin de var olduğunu dile getiren Ersoy, daha çok eğitim yapılması gerektiğini de kaydetti.

‘Afetlere hazırlık hiçbir zaman bitecek bir şey değil. Her zaman hazır olmak gerekiyor’ diyen Ersoy, İstanbul’un kamusal anlamda uluslararası boyutta bakıldığında afete hazırlanan dinamik kentlerden biri olduğunu belirtti. Yeni bir Afet Kanunu tasarısı hazırlandığını anımsatan Ersoy, tasarının TBMM Plan Bütçe Komisyonunda seçimlerden önce görüşülmesi için çalıştıklarını da kaydetti. Ersoy, Türkiye’nin afet mevzuatına ilişkin de bilgi vererek, Türkiye’nin afet yönetiminin müdahale odaklı olduğunu söyledi.

AFAD’in kuruluşu ve çalışma düzeni hakkında da bilgi veren Ersoy, Türkiye’nin artık afete nasıl müdahale eden bir ülke olarak değil, afete nasıl hazırlanan bir ülke olarak anılması için çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekledi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik de zorunlu deprem sigortasının önemine işaret ederek, ‘Türkiye’deki yapı stokunun yüzde 25’inde zorunlu deprem sigortası var’ dedi.

Erdik, sigortanın ‘zorunlu’ olarak ifade edilmesine rağmen, sadece tapu işlemleri sırasında yapıldığını da ifade ederek, sigortalı bina sayısının artırılması için reklamlar bile yapıldığını anımsattı.