Depremi bekleyen şehirler

Amerikan’ın önde gelen gazetelerinden The New York Times’ın muhabiri Andrew J.Revkin ‘Depremi bekleyen şehirler’ başlıklı yazısında 30 yıl içerisinde deprem olması beklenen İstanbul’a geniş yer verdi. İSMEP’in eğitim danışmanı Nazan Satı’yla depreme karşı güçlendirme çalışması yapılan Bakırköy Cumhuriyet İlkokulu’na giden  Revkin’in Türkiye’nin yanı sıra çeşitli ülkelerden yerbilimcinin ve mühendisin görüşlerinin yer aldığı The New York Times’da çıkan yazısı:

Depremi bekleyen nüfusu hızla artan dünya kentlerinden biri olan İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’nden Dr. Mustafa Erdik son 50 yıl içinde yaşanan göç sonrası şehrin çevresine gelişigüzel yapılan onbinlerce binayı ciddi risk olarak görüyor ve bu binaları bekleyen enkazlar olarak nitelendiriyor.

Deprem bölgesinde yer almasına rağmen kapasitesinin üzerinde hızla büyüyen İstanbul’da, yaşanacak bir depremde geçtiğimiz ay meydana gelen ve 230 bin kişinin hayatını kaybettiği Haiti depreminden daha büyük yıkımlar yaşanabilir.

En son yaşanan Haiti depremi de dahil  yıllardır dünyada gerçekleşen büyük depremleri araştıran Kolorado Üniversitesi’nde  yerbilimci Roger Bilham, büyüyen dünyada kentli nüfusun içinde yaşadığı, sağlam olmayan evler için “henüz bilinmeyen kitle imha silahı” tanımını kullanıyor.

Dr.Bilham, İran’ın başkenti Tahran’da yaptığı araştırmaya göre Tahran’da yakın gelecekte Haiti’de yaşanan büyüklükte bir depremin yaşanacağını ve bir milyon insanın öleceğini tahmin ediyor. (Bazı İranlı yerbilimciler Tahran’daki yüksek deprem riskinden dolayı  başkenti başka bir yere taşımaları konusunda hükümete yıllardır baskı yapıyorlar.)

İran’dakine benzer bir araştırmayı İstanbul için yapan Dr.Erdik, İstanbul’da yaşanacak depremde 30-40 bin arası kişinin öleceğini ve en az 120 bin kişinin yaralanacağını öngörüyor ve ekliyor: “Deprem bize zaman verirse kayıp sayısını düşürebiliriz ama deprem yarın olursa ölü sayısı çok yüksek olur. Depremler her zaman en zayıf noktayı yakalar. Yapılardaki ölümcül problemler her zaman dışardan bakılarak görülemez. Küçük detaylar önemlidir. Bir binanın dayanıksız olduğunu söylemek kolaydır ama dayanıklı olduğunu söylemek zordur.”

İstanbul’da okulların ve diğer kamu binalarının güçlendirme çalışmaları için uluslararası kalkınma bankalarından alınan fonlarla sismik riski azaltmaya yönelik projeler uygulanıyor. Üst kademelerin uygulamaya koyduğu bu projeler ve yönetmeliklerin yanı sıra sivil toplum kuruluşları gibi gönüllülük esasına dayanan kuruluşlar da medya kanalıyla halkı depreme karşı ilkyardım çantası hazırlamak gibi bireysel önlemler aldırmaya yönelik  bilinçlendirme çalışmaları yürütüyor.

Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve diğer uluslararası kaynaklar tarafından 800 milyon dolar fonla yürütülen bir programla  ilk olarak durumu en kötü olan okullarla önemli devlet binaları ve 50’den fazla hastanede güçlendirme çalışması yapılıyor.

700’den fazla okulun yarısı güçlendirildiyse de birçok Türk mühendise ve yerbilimciye göre ilerleme çok yavaş. Ancak yine de güçlendirmelerin yapıldığı Marmara Denizi fay hattının yakınında bulunan bu bölgede öğrencilerin ve anne babaların depreme karşı farkındalığı artmış durumda.

Marmara Denizinin kenarında yer alan güçlendirme çalışmalarında kolonlarının ve duvarlarının güçlendirilmesine 315 bin dolar harcanan Bakırköy Cumhuriyet İlkokulu’nda İngilizce öğretmenliği yapan Serkan Erdoğan, güçlendirme çalışmlarının yeterli olmasını umuyor.

Erdoğan ayrıca “Gelişmeler çok iyi, ancak bina hala yıkılabilir. Bu yüzden deprem riskiyle nasıl yaşamamız gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor. Özellikle çocuklara nasıl davranacaklarının öğretilmesi çok önemli” dedi.

İSMEP’in eğitim danışmanı  Nazan Satı 5. Sınıf öğrencilerine şu anda bir deprem olsa  ne yapmaları gerektiğini bilip bilmediklerini soruyor.  Birkaç çocuğun cevap vermek için parmak kaldırması  üzerine  ne yapacağınızı söylemeyin gösterin diyen Satı’ya çocuklar sıraların altına girerek cevap veriyorlar.

Ama çocuklar ve aileleri için esas tehlike çürük okul binaları ve yönetmeliklere uygun olarak yapılmayan yaşadıkları gecekondular. Bu tarz gecekondular dünyanın en tehlike fay hatları üzerinde çok yaygın.

Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı kurucusu Mustafa Elvan Cantekin ise daha önce dere yatağı olan  bölgede inşa edilen, kolonlarının çok ince olduğunu, hatta daha şimdiden çatlaklar oluşan binaların bulunduğu olası depremde  ölü sayısının 4 bin 200’ü bulabileceği tahmin edilen Bağcılar’daki ekibin çalışmaları yönetiyor.

Teksas A&M Üniversitesi mezunu ve 1999 depremini incelemiş olan  mühendis Dr. Cantekin şehirde 49 mahalle arama kurtarma  ekibinin kurulmasına ön ayak olmuş.

İsviçre gelişim ajansı ve özel şirketlerin desteklediği proje kapsamında İstanbul’dakine benzer programlara ön ayak olmak için Jordon, İran ve Fas’a giden Dr.Cantekin, “En gelişmiş sivil savunma ağına sahip Çin’de bile bazı bölgelere ulaşmak üç dört günü buldu. Büyük bir deprem olursa yardım gelene kadar en az 72 saat yalnız kalmaya hazırlıklı olmalıyız” dedi.