Binalarda iyi malzeme ve doğru proje, hayat kurtarır

Uzmanlar depreme dayanıklı bina inşa ederken mutlaka zemin etüdü yapılması, zemine uygun proje hazırlanması, projeye uygun temel seçimi ve kaliteli malzemelerin kullanılması konusunda vatandaşları uyarıyor.

03 Kasım 2011, AHDER- Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemalettin Yılmaz, yapı tekniklerine uyulması halinde yüksek katlı binaların depremde yıkılmasının önlenebileceğini söyledi. İnşaatın başlangıç aşamasında zemin etüdü çalışmasının önem taşıdığını belirten Yılmaz, “Yumuşak bir zeminse yeteri kadar hafriyat alıp, temeli aşağı indirmeniz lazım. Proje simetrik, düzgün ve anlaşılabilir olmalı. Taşıyıcı sistemde özelikle perde ve kolon boyutları yeterli olacak. Binanın zemini ve projesine uygun temel tipi seçilmeli. Temel aşamasında su yalıtımı ve korozyon önemlidir. Betonarmede en önemli problemlerden birisi demirin paslanmasıdır. Demir korozyona uğrayınca demirle beton arasındaki ilişki kayboluyor. Demir paslanıp kesit kaybına uğruyor, genleşerek betonu çatlatıyor ve iki malzemenin birbirine bağlanması ortadan kalkıyor. Neticede betonarmenin yekpare davranışı ortadan kalkarak, küçük bir etki altında bina yıkılabiliyor” dedi.
Temeli uzun süre nem altında kalan binalarda meydana gelen korozyonun yıkılmaya neden olan etkenlerin başında geldiğine dikkati çeken Yılmaz, bina temelinin su basma seviyesinin üstüne kadar su yalıtım katmanlarıyla sarılması gerektiğini ifade etti.
Van’daki depremde yıkılan binaların betonlarının kurabiye gibi ufalandığına işaret eden Yılmaz, “Kiriş deforme olmadan betonlar dağılmış, halbuki kirişin deforme olması lazım. Deprem esnasında betonun direnç göstermesi ve bu mücadeleye katkı sağlaması lazımdı. Aynen birliğin savaşa katılmadan teslim olması gibi. Beton kalitesi bir süreçtir. Hem betonu satın alırken C30’un altına beton kullanmamak, hem betonu kalıba yerleştirirken ve sıkıştırırken kurallara uygun şekilde hareket etmek gerekiyor. Ayrıca, betonu en az bir hafta süreyle ıslak tutmak gerekiyor” diye konuştu.
Binalarda kullanılan betonun kalitesinin depremden korunmak için alınacak önlemlerin başında geldiğini ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: “Beton kullanırken en az C30 standardında beton kullanılması lazım. Proje çok zorsa, donatı yoğunluğu fazla, kalıp darsa, narin kesitli bir projeyse o zaman kendinden yerleşen beton çeşidi kullanılmalı. Hiçbir vibratör kullanılmadan, beton kendi ağırlığıyla yayıp yerleşiyor. Günümüzde bu teknoloji artık üretilebiliyor”.

Projede öngörülen beton kalitesinin tutturulmuş olması:

Yaşı 10 yılı geçmiş birçok binada hazır beton yerine ustaların hazırladıkları ve çoğunlukla deniz kumu ile beton kullanılmıştır. Bu tür binaların beton kaliteleri incelendiğinde birçoğunda projeye göre daha zayıf beton kalitesi ile karşılaşılmaktadır. Daha düşük beton kalitesi çok büyük sorunlara yol açabilir: binanın genel olarak dayanımı azalır, deprem anında sünek değil de kırılgan davranmasına neden olabilir ve binanın güçlendirilmesi gerekiyorsa, güçlendirmenin doğru olarak çalışmasını engelleyebilir. Mevcut binaların birçoğunda tek bir kattaki kolonların her birinin farklı beton kalitelerinde oldukları da sık rastlanabilen bir gerçektir. Bu durumda mevcut binanın bilgisayar analizinde gerçeğe yakınlık oranı da daha azalır.

Binanın inşa edildiği zeminin analiz edilmiş ve zemin cinsine göre projelendirilmiş olması:

Eskiden dere yatağı olan bir bölgede, zemin özellikle kumlu – killi ise; eğimli bir arazide sağlam (kayalık) zemin üzerinde değilse ve bu zemin özellikleri göze alınmadan bina projesi yapılmışsa deprem anında çok ciddi sorunlar olabilir. Burada kumlu zeminde binalar deprem anında zarar görür demiyoruz. Sadece proje aşamasında bu durum göz önüne alınmayıp gerekli önlemler alınmamışsa sorunlar çıkacaktır. Doğru projelendirme yapılmış ise bir bina en zayıf zeminde dahi depremden hasar görmeyebilir.