İstanbul depreminde 125 bin binadan 24-43 bini yıkılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi beş yılda riskli altı ilçedeki 125 bin binayı tek tek inceledi. Çalışma sonucunda  100 bin betonarme binadan 24-43 bininin yıkılacağı sonucu çıktı. Esas tehlike altı dükkan olan ve beş-sekiz  katlı betonarme binalarda.

İstanbul Avrupa yakasında deprem riski yüksek Zeytinburnu, Fatih, Küçükçekmece, Bahçelievler, Bayrampaşa ve Güngören ilçelerinde gerçekleştirilen ‘Bina inceleme çalışması’nda’ ortaya şimdiye kadar yapılan tüm araştırmalardan çok daha yüksek bir yıkım tablosu çıktı. Normalde 100 binadan 50’sinde az hasar, 10’unda ağır hasar beklenirken İstanbul’da durum tam tersi. 7.2’lik bir depremde 100 bin betonarme binadan 24 bininin, 7.5’lik bir depremde 43 bininin ağır hasar alacağı ya da yıkılacağı öngörüldü. Bu binalar adres adres belirlendi.

Rapor iki senaryoya göre hazırlandı

2004-2009’daki çalışma için İstanbul Büyükşehir Belediyesi 29 milyon lira harcadı. 300 teknik personelin görev aldığı çalışmada ODTÜ ekibinde, Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu (koordinatör), Doç. Dr. Ahmet Yakut, Prof. Dr. Güney Özcebe, Doç. Dr. Altuğ Erberik, Doç. Dr. Sinan Akkar, Prof. Dr. Sadık Bakır ve Yrd. Doç. Dr. Tolga Yılmaz yer aldı. Çalışmada iki ayrı senaryo belirlendi.
‘En kötü senaryo’da, Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içinde kalan ve 1766’dan beri kırılmayan kısmının tamamen kırılması ve 7.5 büyüklüğünde deprem yaratması hesaplandı. İkinci senaryoda ise kısmi kırılma ve deprem büyüklüğünün 7.2’de kalması esas alındı.

“Esas tehlike beş-sekiz katlı betonarme binalarda”

İncelenen yapıların 101 bini betonarme, 24 bin adedi de yığma taşıyıcı sisteme sahip binalardan oluşuyor. 7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre önemli derecede hasar beklenen yığma bina sayısı sadece 1500. Üstelik çoğu iki -üç katlı bu binaların yıkılması durumunda bile can kaybı düşük.
Kentteki esas tehlikenin beklendiği gibi ‘beş-sekiz katlı betonarme binalar’ olduğunu belirten Sucuoğlu, İstanbul’da 7.2 büyüklüğünde bir deprem halinde, incelenen 100 bin 665 betonarme binanın 24 bin 190’ının çökmesi veya ağır hasar görmesinin beklendiğini, 7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre ise sayısının 43 bin 270’i bulduğunu söyledi. Sucuoğlu, çalışma sonuçlarına ilişkin şu önemli tespitlerde bulundu:

* Bu sayılar evvelce yaklaşık tahmin yöntemleri kullanarak ve binaları yerinde incelemeden, belgeler üzerinde yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, oran olarak çok daha yüksek.
* Normal bir yapı kalitesi dağılımı olsa, birinci derecedeki bir deprem bölgesinde diyelim 100 bina taradınız, bunun 50’sinin az hasar, 40’ının orta hasar, 10’unun ağır hasar görmesini beklersiniz. Bizde tersine gidiyor işler. Ağır hasar çok büyük, orta ve az hasar az.

Çürük zemin ve kıyı bölgeler bir şehir efsanesi

* Zemin özellikleri tehlikeli binaların belirleyici unsuru değil. Tehlikeli binaların neredeyse tamamı yapılaşma açısından uygun zeminler üzerinde.
* Çürük zemin-sağlam zemin tartışması İstanbul için sadece bir şehir efsanesi. Avrupa yakasında zeminin çok zayıf veya çürük olduğu bölgeler, dere yatakları ve kıyılardaki kısmen dar alanlarda yer alıyor ve zaten bu alanlarda yapılaşma yoğunluğu düşük.
* Bir başka yanlış beklenti ise depremin en fazla kıyı bölgelerini vuracağı. Depremin şiddeti en fazla kıyıda hissedilecek belki ama kıyının faya en yakın noktası Zeytinburnu’nda 11 kilometre iken içerideki Bayrampaşa’da 15 kilometre mesafede. Bu fark deprem etkisinin faydan uzaklaştıkça azalımı açısından önemsiz. Depremin iç kısımlardaki etkisi kıyıdan farklı değil.
* İki senaryoda da yıkılacak binaların sadece bir belirgin ortak özelliği var; ‘binaların kendi yapısal zayıflıkları’.
* Yıkım riski çok yüksek betonarme binaların neredeyse tamamı beş-sekiz katlı, hiç perde duvarı olmayan ve zemin katlarına ’yumuşak kat’ denilen yapım kalitesi düşük betonarme binalar.
* Yumuşak zemin katı oluşmasının temel nedeni; bu katların ticari kullanım için çoğunlukla ara katlı yapılması ve vitrin gibi faktörler nedeniyle dış cephelerinde hiç yatay deprem yükü taşıyan eleman bulunmaması.
* Sekiz kattan yüksek binalar genellikle daha iyi mühendislik görmüş, daha kaliteli binalar. Çoğunlukla yüksek riskli bina grubuna girmiyorlar.

Altı bölgede 125 bin bina incelendi

* İncelenen 125 bin binanın 16 binini Zeytinburnu, 27 binini Fatih, 35 binini Küçükçekmece ve 47 binini Bahçelievler-Bayrampaşa-Güngören ilçelerindeki ev ve işyerleri oluşturdu.
* Depremin 7.5 büyüklüğünde olursa ağır hasar görecek ve yıkılacak binaların oranı kıyıdaki Zeytinburnu’nda yüzde 57 (8 bin), iç kesimdeki Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören’de de yüzde 51 (22 bin 540). Fatih ve Küçükçekmece’de bu oran yüzde 30. Fatih’teki 17 bin betonarme binanın 4 bin 700’ünün, Küçükçekmece’de 1. derece deprem bölgesindeki 25 bin betonarme binanın da 8 bin 50’sinin 7.5 büyüklüğünde deprem olması durumunda ağır hasar görmesi veya yıkılması bekleniyor.
* Deprem 7.2 olursa bu sayılar Zeytinburnu’nda 5 bin 130, Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören’de 13 bin 560, Fatih’te 1.710 ve Küçükçekmece’de 3 bin 780 binaya iniyor.
* Tehlikeli binalar ilçelerin her tarafına saçılmış durumda. Bu durum, sadece belirli bölgelerde yapılacak kentsel dönüşümle riski azaltma hedeflerini neredeyse imkansız kılıyor. Tehlikeli binalar yıkılmalı veya güçlendirilmeli.

“Halka yık ya da yıkarım denmeli”

Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, çalışma sonucunda depremde ağır hasar görmesi veya yıkılması beklenen binaların adres olarak teker teker belirlendiğine vurgu yaparak, “Her bina için ayrı bir dosya hazırlandı ve ilgili ilçe belediyelerine teslim edildi. İsteyen bina sahibi veya kat maliki bu dosyaya ulaşabilir” dedi.

“Peki vatandaş bu bilgiye sahip olduktan sonra ne yapabilecek?” sorusuna karşılık Sucuoğlu, vatandaşın tek başına bir şey yapamayacağını, ‘organize edilmesi’ gerektiğini vurguladı. Organizasyon için bir risk azaltma stratejisi ve altyapısını oluşturacak mevzuat değişikliklerine ihtiyaç olduğunu kaydederek, şöyle devam etti: “Senin binan tehlikeli, ben belirli yasal mevzuat ürettim, sen bu mevzuata göre diğer kat malikleriyle anlaşacaksın, sana krediyi vereceğim, projelendirmeyi de şu şekilde yapacaksın, şu kuruluşlara gidip bunları projelendireceksin ve binanı güçlendireceksin, denetleteceksin. Eğer güçlendirmezsen ’yıkarım’. Ancak böyle bir mevzuatı geçirdiği takdirde bu işler yapılabilir. Doğal Afet Sigortası’nda (DASK) biriken paranın ve 1999 depremi sonrasında toplanan vergiler bu amaçla kullanılabilir.”